Lost'un Sawyer'ı Josh Holloway'in Cosmopolitan Dergisi ile yaptığı ropörtaj...
Uçaktan inmenizden itibaren ülkemiz hakkındaki izlenimleriniz ne oldu?
İlk izlenimim inanılmaz derecede asil bir memleket olduğu. Uçaktan indiğimde değil, daha uçağın içindeyken, iniş sırasında kuş bakışı İstanbul'u gördüğümde müthiş bir mimarisi olduğu dikkatimi çekti. Boğaz ve köprü çok güzel. Beni Boğaz'ın yanında bir otele yerleştirdiler. Muhteşem bir manzarası var. İnsanları da inanılmaz sıcak ve asil.
Gelmeden önce burası hakkındaki beklentiniz nasıldı?
Ne beklemem gerektiğini hiç bilmiyordum açıkçası. Türkiye hakkında pek fikrim yoktu. Gençliğimde çok Avrupa ülkesi gezmiştim ama İstanbul'a ilk kez geliyorum. Sadece, gelmeden önce yaptığım internet araştırmasında edindiğim fotoğraflar ve bilgiler sayesinde bir fikrim vardı. Özellikle yemekleri hakkında çok övgü duymuştum. Dedikleri kadar varmış!
Ben de onu soracaktım. Az önce kebap yediniz. Adetimizdir, yabancı misafirlerimizi kebap yedirmeden yollamayız. Nasıl buldunuz?
Bayıldım. Zaten değişik yemeklerle aram iyidir. Eşim Endonezyalı olduğu için onun geldiği yemek kültüründe de birçok farklı lezzet ve baharat kullanılıyor. Ben de bu tür değişik tatlara bayılıyorum. Kebapları da çok sevdim lezzet çeşitliliği dolayısıyla.
Endonezyalı eşiniz Yessica Kumala da zaten en az sizin kadar merak uyandırıyor farkındaysanız. Bu kadar yakışıklı bir erkeğin tek bir kadına bu kadar bağlı olmasına alışık değiliz. Nasıl bir aşk bu?
Gerçek aşk!
Nasıl fark ettiniz gerçek aşk olduğunu?
Dokuz yıldır beraberiz. Daha ilk buluşmamızda fark ettim onunla uzun yıllarımı geçireceğimi. 'Josh, bu kızdan kaçsan iyi olacak' dedim kendi kendime. Planlamamıştım. Ama o ilk buluşmada, onun son buluşmamız olmayacağı apaçıktı. O da aynı şekilde düşünüyor.